Girişimcinin Beklentileri
Uzun zamandır kafamın bir kenarında duran ama bir türlü yazıya dökemediğim bir konuyu yazacağım bu sefer. Girişimci Beklentileri!
Girişimci olduğunuzu düşünün ve dünyanın herhangi bir ülkesine yerleşebildiğinizi hayal edin. Öncelikle baktığınız şey ne olur ?
- Güvenlik : Güvenlik diyince gece gündüz her yerde rahatça dolaşabilmek de anlaşılabilir, hukuğun üstünlüğü de anlaşılabilir. Bunların olmadığı bir ülkeye gidip girişim kurmazsınız diye düşünüyorum.
- Öngörülebilirlik : Ekonominin, enflasyonun, döviz kurunun, vergilerin, yasaların öngörülebilir olduğu, çok fazla sürprizlere açık olmayan bir ülke girişimciler için en en cazip ülkedir.
- Basitlik : Bir ülkenin vergi sistemi, sosyal güvenlik sistemi ne kadar sade ve kolaysa o ülke o kadar çok girişimci çeker.
- Niteliklilik: Bir ülkedeki İngilizce bilen, uluslararası iş yapma yeteneği olan, A kalite yazılım mühendisi sayısı, mali müşavir sayısı, avukat sayısı, tasarımcı sayısı ne kadar çoksa o ülke de o kadar çok girişimci çeker.
Bu konularda Türkiye ne durumda derseniz sıkıntıları ve beklentilerimi tek tek yazayım.
Güvenlik konusunda çoğu ülkeden iyi durumdayız ama iyiye mi gidiyoruz, kötüye mi gidiyoruz bilmiyorum. Geçen sene Napoli’ye bir fuara gitmiştim, gitmeden önce herkes kapkapçılara dikkat et, gece de dışarı çıkma demişti. Napoli’de girişim kurmayı geçtim, turist olarak bile zor giderim sanırım.
Öngörülebilirlik konusunda maalesef şu anda kötü durumdayız. Bir gün sonra nasıl yeni bir düzenleme gelir, girişimciyi etkiler mi bilmiyoruz. En son deprem nedeniyle çıkartılan verginin girişimlerin aldığı yatırımlardaki emisyon primini kırpması tüm ekosistemde şok etkisi yaratmıştı.
Basitlik konusunda da şu anda kötü durumdayız. Tevkifat, damga vergisi, kaşe, reklama özel vergiler, sürekli değişen vergi oranları hem basitliği öldürüyor hem öngörülebilirliği yok ediyor. Devletin hızlıca yapabileceği birkaç şey var.
- Kaşeyi yasaklayın.
- Damga vergisini KDV veya başka bir vergiye ekleyip, kaldırın.
- Tevkifat oranları kafa karıştırıcı. Kaldırın.
- Reklama özel düzenlemeleri kaldırın.
- Satış yapmamış kurumun o ayki vergisi 0 (sıfır) olsun. Tahakkuk fişi bile çıkmasın.
- Ticaret Odaları aidatlarını ve kardan alınan komisyonları kaldırın.
- Vergi dairelerini merkezileştirin. Tek bir dijital vergi dairesi olsun. Adres değiştirdik diye vergi dairemiz değişmesin. Hatta vergi numarasını da kaldırın. Mersis numarası zaten bir tane. Her yerde bir tek onu kullanalım. (Bunu yapmak diğer maddelere göre zor olabilir, hatta 3–4 yılı sürebilir ama buna değer)
- Bir firmadaki ortakların bireysel e-imzası mali mühür yerine geçsin. Mali mühür diye ekstra bir şey olmasın.
- E-devlet aynı bankalardaki gibi girişte bireysel ve kurumsal diye iki bölüme ayrılsın. Kurumsala giren şirketiyle ilgili hemen hemen her şeyi yapabilsin.
- Vergi ödemek için devlet bankası zorunluluğu kaldırılsın. Eskisi gibi herkes kendi bankasından vergisini ödeyebilsin.
Niteliklilik, bu konuda ne durumdayız net bilen yok çünkü ölçebilen yok. İngilizce Bilgisayar mühendisliği mezun sayısını az çok biliyoruz ama piyasada A kalite kaç yazılımcı var, bilen yok maalesef. Bir tek inzva girişimi algoritma yarışmalarına yönelik çalışmalar yapıyor ve yazılımcıların seviyesini görebiliyor ama o da çok küçük bir grubun seviyesini görebiliyor. Bir örnekle açıklarsam şu anda Türkiye’de nitelik olarak yazılımda çok iyiyiz diyebilmemiz için LLM konusunda A seviye en az 5.000 yazılımcımız olması gerekiyor. O zaman mıknatıs gibi tüm global yapay zeka girişimlerini ülkemize çekeriz. İngilizce bilen, yatırımcı girişimci terminolojilerine hakim, mali müşavir, avukat kaç tane var derseniz sanırım 20'nin altındadır. Özetle, 1 milyon yazılımcıya değil, 5.000 tane A seviye yazılımcı lazım bize. Mevcut durumumuzu görmek için de yazılımcılarımızın uluslararası seviyesini ölçecek mekanizmalara sokmamız gerekiyor.
Bunlar olduktan sonra o ülkedeki sosyal yaşam, trafik, ulaşım, yemeklerin lezzeti gibi konulara geliriz ki o da pastanın süsü olur.
Not: Farkettiyseniz girişimcilere vergi avantajı ya da bol bol devlet teşviği verin demedim.